19 Kasım 2012 Pazartesi

YAKA PAÇA


İki aşkım...


Bir yanda İstanbul... Yakası paçası dört bir yana ayrılmış, ceketinin düğmeleri birbirine kavuşamayan, oradan oraya koşturan şişman ve hırslı bir kadın gibi bazen...
 
Bazen de deli gibi aşık olduğumu hissettiğim, ışıklarını kalbime kalbime saplayan, Galata köprüsünün üstünden,  aşağıya adeta biri beni aşağı itse huşu içinde bir yaprak gibi savrulacakmışcasına kendimi kaybederek izlediğim şuh kadın İstanbul. 

Delirmiş keşmekeşiyle, gözüdönmüş trafiğiyle, yine de her gününe uyandığımda binlerce şükrettiğim şehir... 


Diğer yanda eteklerinde huzur bulduğum, rahibe Teresa kılıklı Bodrum’um...İçine girdim mi ben yokum sanki... Turkuaz denizlerinde bir dalıp bir çıkıyorum... Kendimden geçiyorum oracıkta...Pembe begonvillerini ruhuma dolamış, çeke çeke efsunlu efsunlu “geeel, geeel” diyor rüyalarımda... 

Ne garip bir çapraz, ne çarpık bir ilişki ikisi arasındaki?! 
Ve benim birbirine tamamen zıt iki şehirdeki garip duygularım! 


* * * 
Zıtlık demişken...

Herkesin birbirini değiştirmeye koşullandığı bir düzenin içinde yaşasak ve herkesi kendimize benzetmeye çalışsak da,  hepimiz aynı olsaydık dünya ne kadar sıkıcı olurdu kim bilir!? Düşünsenize herkes siz gibi... Ne korkunç! İyi yanlarımız, kötü taraflarımızda kör topal birşeylere hizmet ediyoruzdur elbet...

Patronunuzun naletliği belki hayalinizdeki işi kurmuya itti sizi ve bugün çok mutlusunuz bu yüzden. Gidip elini öptünüz mü? Bilmeden size ne büyük iyilik etmiş aslında!

Ya da geçmişinize dönüp baktığınızda kankalarınızla ettiğiniz laklak mı sizi güçlendirdi yoksa düşmanlarınızın tetikte tutması mı sizi?

Belki kulağınızı büküp size gerçekleri söyleyenleri hayatınızdan fırlatıp attınız ama can acınızdan tekrar doğmadınız mı?

Bir şeye kötü derken, tekrar düşünün... Belki sizin hiç bilmediğiniz ışıl ışıl bir yere itekliyordur sizi...

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder