4 Eylül 2015 Cuma

Bali Seyahat Notları


Evliliğimizin 3., eşimin dünyaya gelişinin ise 40. yılında Bali'ye bir balayı-macera karışımı bir seyahat sürprizi yaptım eşime. Bizim seyahatlerimiz oradan oraya saatlerce yürüme odaklı olur genellikle. Turlardan ve turistik atraksiyonlardan kaçar, kültürün ve kendimizi tehlikeye atmadan gerçek yaşamın içine dalmayı tercih ederiz. Düşük bütçeyle seyahat etmesek de, hesaplıyızdır. Bodrum yazım da belki fikir vermiştir; kazıklanmış hissetmeyi hiç sevmeyiz. Belki bizim seyahat şeklimiz ilginizi çeker, belki de ilham almak istersiniz diye seyahatlerimizi sizlerle paylaşmaya başlamak istedik. Keyifli okumalar! :) 

Ubud & Sidemen: Doğa, kültür, ruhaniyet ve iyi niyet… 

1. Gün 

18 saatlik bir yolculuğun sonunda, Denpasar'a varıyoruz. 
Havaalanı taksileri 350.000 rupiye (1USD yaklaşık 14.000 Endonezya rupisi) Ubud'a giderken, havaalanının dışına çıkar, biraz da pazarlık yaparsanız, sezonda bile fiyatı 220.000 rupiye kadar düşüyorlar. Sezon dışında 190.000'e kadar düşerler sanırım. Biraz da seyahatlerinizde sosyalleşmeyi seviyorsanız, havaaalanı dışı bekleşenleriyle birlikte taksi tutabilirsiniz bizim gibi. :) 

İlk otelimiz Ubud'da, ormanın içinde, içinden nehir akan ve her yanı küçüklü büyüklü sunaklarla dolu olan Svarga Loka… 


Svarga Loka Resepsiyon

Size buranın yeşilini ve güzelliğini anlatmakla bitiremem. Bir gece de olsa burada geçirmelisiniz. Havuzu, hizmeti, sükuneti, fiyat performansı muhteşem. 

Svarga Loka 

Svarga Loka 

Otelden bir Türk kahvaltısı beklemek büyük hata olur elbette… Yine de lezzetleri gayet yerinde 


Salak, Mangosteen (Bali'de yetişen, cennet tadındaki meyve)

Şairene bir karşılanmanın ardından, gelir gelmez eşyalarımızı otele bırakıp, yol yorgunluğu, jetlag filan dinlemeden Ubud'u keşfe çıktık. Yürüyerek tabii. Ubud'un tütsü kokan alçakgönüllü sokakları 50metrede bir minik tapınaklarla dolu.


Turist kalabalığından kaçmak isterseniz, ana caddelerden ayrılıp ara sokaklara girip çıkabilirsiniz. Gizli saklı köşelerde inanılmaz mekanlar var. Bizim ilk sığındığımız Alit's Warung oldu. Bahçe içinde, kalabalıklardan uzak, büyülü bir mekan. Müziği, su sesi ve kavunlu kokteylleri muhteşemdi. 

Alit's Warung

Akşam yemeğini otelimizin restauranında yedik. Sanjiwani restaurant. Gayet de güzeldi. Burada ultra lüks bir restaurantda yemediğiniz sürece, 2 kişi 40-50 liraya çıkabiliyorsunuz. 

2. Gün 

Dere kenarının yanında, vadi içinde sabah kahvaltısından sonra otelimizin ormanlık arazisinde kuş ve su sesleri eşliğinde meditasyon yaptıktan sonra Ubud'u keşfe devam etmek üzere yola çıktık. Galerilere, müzelere girdik çıktık. Ubud'da her yer sanat, tütsü, doğa, tapınak, dua... Bali'nin her yeri böyle değil. O yüzden tadını çıkarın 😉 



Campuhan Ridge Walk üzerinde bir sanatçı


Uzun bir yürüyüşün ardından Monkey Road'un üzerinde pirinç tarlalarına bakan Rai Pasti'de öğle yemeği yedik. Benim fıstık soslu tofu sebzelerim efsaneydi. (Aynı sokakta Three Monkeys'i de öneririm.)



Bugünün en önemli etkinligi Kutsal Maymun Ormanı'ydı. 


Kutsal Maymun Ormanı'na giriş

Doğrusunu söylemek gerekirse, beni maymunlardan çok 700 senelik tapınaklar ve orman etkiledi. 


Maymun Ormanı

Maymunlar başta ürkütücü gibi gelse de, saldırgan değiller. Zaten herhangi bir aksiliği engellemek için hep gözetmenler var. Artık maymuncukları mı koruyorlar yoksa turistleri mi bilmem… :) 


Maymun Ormanı

Maymun Ormanı


3. Gün 

Bu sabah erkenden "Campuhan Ridge" (Campuhan Sırtı) yürüyüşüne gittik. "Ye, Dua Et, Sev" filminin bir sahnesi burada çekilmiş. Büyülü bir sabaha başlamak istiyorsanız, güne tam da buradan başlayabilirsiniz.  





Öğleden sonra üniversiteden arkadaşım Agustina'nın Sayan'daki evine yürüdük. GPS'le gidemeyecegimiz yer yok gibi… Agustina bizi, tamamı bambudan inşa edilmiş ve mimarisi özel olarak tasarlanmış olan "Bambu Indah" oteline götürdü. Bu oteli mutlaka ziyaret etmelisiniz. 



Bambu Indah Photo Credit: Çağrı Dörter


Bambu Indah



Bahçede yetiştirilen sebzelerle yaptıkları muhteşem bali lezzetlerine yumulduk.





 

4. Gün

Bugün yine Ubud'dayız. Svarga Loka'ya komşu, 2. otelimiz "De Munut"a yerleştik. Balayı çifti olduğumuzu söylediğimiz için ayrıca ihtimam gösterip, bize çiçeklerle süslenmiş deluxe özel oda verdiler.  :)) 



De Munut'un cennetten kopma bir bahçesi, iki tane de tertemiz havuzu var. 



Odaların banyoları gökyüzüne açık. Yıldızları seyrederek duş alabiliyorsunuz. :) 



Biraz otelde keyif yaptıktan sonra Ubud pazarını gezdik. Pazarda çok sıkı pazarlık yapmalısınız. Verdikleri fiyat üzerinden %90 oranında iniyorlar. Pazardan sonra, benim bir hayli etkilendiğim Saraswati tapınağına uğradık. Yerel tapınakların içine, sadece dua edecekseniz ve bir sarong giyerek girebiliyorsunuz. 

Ubud Pazarı

Ubud Pazarı

Ubud Pazarı

Saraswati Tapınağı

Saraswati Tapınağı

Saraswati Tapınağı

Öğle yemeğini pazara yakın, yolumuzun üstündeki Bollero Resto Bar'da yedik. Vejeteryan körileri çok lezzetliydi. 


Sonra yürüyerek (terkar hatırlatayım, biz yürüyebildiğimiz her yere yürümeyi tercih ediyoruz, bazen günde 7-8 saat yürüyoruz) Agustina'nın bize gitmemizi önerdiği Nyuh Kuning köyüne doğru yola çıktık. Köy yolunda büyük bir sanat galerisine rastladık ve mest olduk. Nyuh Kuning miniminnacık, şipşirin bir köy. Bali kültürünü turistik olmayan bir köyde deneyimlemek isterseniz buraya uğramadan geçmeyin.


Nyuh Kuning Köyü

Nyuh Kuning Köyü

Nyuh Kuning Köyü

Köyün içinde "Tulsi" adında bir Hint restauranı var. Siz de biraz turist kalabalığından uzaklaşalım ve güzel bir yemek yiyelim derseniz, burayı da tavsiye ederim. Biz aç olmadığımız için çilekli lassi içip, yolumuza devam ettik.


Tulsi

Nyuh Kuning

5. Gün 

Bu sabah Ubud'da son günümüze Çantika Spa Jasmine'de Bali Lulur kürüyle başladım. Lulur, Bali masajı, ardından peeling ve çiçek banyosu… Bir de üstüne, tamamen doğal ürünler kullandıkları için cilt bakımı da yaptırdım. Size masajlarda ve bakımlarda kullanılan ürünlerin saflığını ve doğal kokuların büyüsünü burada yazmakla bitiremem… Ben, bizim otelimize çok yakın olduğu için Jasmine'e gittim. Siz biraz daha ilerdeki ana merkezi olan Zest'i tercih edebilirsiniz. Çantika, "iç güzellik" anlamına geliyor. Kurucusu Jessi ile de bizzat tanışma fırsatımız oldu. Jessi, Balili bir doğa bilgesi. Binlerce yıllık aile geleneğini devam ettiriyor ve aynı zamanda herkese evde kendi ülkesindeki bitki ve meyveleri kullanarak kimyasal içermeyen cilt bakım kremleri, vücut losyonları, saç ve yüz maskeleri yapmayı öğretiyor. Örneğin masajdan sonra benim kullandığım Çantika şampuanı papaya, mango, muz, avokadodan filan yapılmıştı. Evinde yap; hem sür, hem ye hesabı... Çantika Zest'de ürünlerin yapıldığı bahçeyi ziyaret edebilir, bakım ürünlerini de gayet uygun fiyatlara satın alabilirsiniz. (http://www.cantikazestbali.com)


Çantika Spa 

Çantika Spa 

Çantika Spa 

Öğle yemeğimizi Sari Organic'de yedik. Menüsü, bir vejeteryanın en tatlı rüyası… Bahçeden, sofranıza… 

Sari Organic Tofulafel

Akşamüstü arkadaşım Agustina bizi Sayan'da altı ay önce açılan, son derece şık ve popüler hale gelmiş, aynı zamanda da cennetten kopma manzarasıyla mutlaka uğramanız gereken muhteşem bir mekan olan Sayan House'a götürdü. Bacaklarımızı altımıza kıvırarak orada  uzun bir kültür sohbetine daldık.


Ubud'da Nyuh Kuning'e doğru yürürken karşımıza çıkan bir tapınak

Akşam, yorgun argın da olsak eşimle beraber yürüyerek yine şehre indik ve maymun ormanının yakınındaki Ibu Rai restaurant'ta akşam yemeği yedik. Ibu (Bayan) Rai'nin Warung'u (yerel lokantası) 60'lı yıllarda turistlerin gözbebeği olmuş. Oğlu da onun ardından, annesinin anısına bu mekanı açmış. Dolup taşıyor. Biz de son derece memnun kaldık. Tavsiye ederiz. 

Ubud'daki sağlıklı mekanlar Sari Organic, Alchemy, Warung Mandez, Elephant 
Lüks ve cici mekanlar Sayan House, Bambu Indah, Locavore
Fiyatları uygun, temiz ve çok lezzetli mekanlar Ibu Rai, Three Monkeys, Alit's Warung 


Ubud

6. Gün 

Bugün Sidemen'e geçiyoruz. Bizi Sidemen'e götüren şoförümüz Adil (kendisi de adı gibi adil olduğu için bizi Ubud'dan Sidemen'e 250.000 rupiye götürdü. Adil'in bize verdigi fiyata arkadaşları güldü ama olsun. Çok keyifli bir sohbet ettik Sidemen yolunda. Ve birlikte rafting yaptığımız arkadaşlarımızı ertesi gün ona yönlendirdik. İyi karma işte...😉 ) Adil bize yolda güney Bali'nin daha olumsuz bir enerjiye sahip olduğunu anlattı. Oradaki patlama, negatif enerji temizlensin diye olmuş onun inancına göre. Ubud'un yayını (aurası) çok iyiymiş. Nasıl iyi olmasın ki? Sabah akşam dua edilen, ruhaniyet ve yeşilliklerle dolu bir bölge burası... Ubud'un adı, aslında eskiden "Ubad"mış. Ubad, "şifa" demekmiş. Hastalığa yakalanmış Hintli bir bilge, binyıllar önce bu bölgeye gelmiş ve burada bulduğu bir bitki sayesinde iyileşmiş. Bu yüzden buraya "Ubad" yani "şifa" adı verilmiş. Ubud ve Sidemen sevgi ve dua dolu bölgeler. Bu bölgenin insanların çoğu temiz, dürüst, mutlu, güleryüzlü ve huzurlular. 

Sidemen'de, pirinç teraslarına ve Agung yanardağına bakan nefes kesici manzarasıyla ünlü "Abian Ayu" oteline yerleştik. Otelin sıcak su problemi hariç çok memnun kaldık. 


Abian Ayu Sidemen

Abian Ayu Sidemen

Abian Ayu Sidemen

Sidemen'de köye doğru 2 saatlik bir yürüyüşten sonra, Darmada Eco Resort'ta çikolatalı pasta ve kahve molası verdik. Burası da görmeye değer bir otel. Tavsiye ederiz. 


Darmada'nın bahçesi

Sidemenli kadınlar inşaat için kerpiç taşırken


Akşam yemeğimizi pirinç teraslarına bakan Sawah Indah restaurant'ta yedik. 

Sawah Indah manzara

Sawah Indah

Eğer siz de bizim gibi doğa ve kültür delisi iseniz, Sidemen'i de listenize eklemenizi şiddetle öneririm. 

Tapınak

Pirinç toplayan köylü

Sidemen köy yürüyüşü

Biz uğramaya fırsat bulamadık ama Sidemen'in en popüler restaurantlarının bir listesini size hazırladım: Samanvaya, Darmada Eco Resort, Warung Cepik, Sawah Indah

7. Gün 

Alam Adventures organizasyonuyla Telega Nehri'nde 2 saat rafting yaptık. Ve sonunda açık büfe öğle yemeği... Her şey tek kelime ile muhteşemdi. Denemenizi öneririm. 


Sidemen'den dilerseniz kolay bir tırmanış olan (1 saatte merdivenlerle çıkılıyor) Batur Yanardağı turunu da alabilirsiniz. Agung yanardağ tırmanışı biraz zorlayıcı imiş. 

8. Gün 

Sabah pirinç tarlalarında 2 saatlik yürüyüşün ardından kahvaltı (genellikle otel kahvaltıları muzlu krep, meyve veya meyve suyu ve çay&kahve oluyor) otelimizin cennet bahçesi havuzunda biraz keyif yaptıktan sonra Jimbaran'a doğru yola çıktık. Pirinç tarlalarını yürürken Sidemen hakkında öğrendiklerimiz: 


Sidemen

Sidemen'de ineklere çok iyi bakıyorlar. İnekler mutlu ve sağlıklılar.

- Pirinç ekiyorlar, sonra topluyorlar ve ardından mısır, acı biber (chili), fıstık, soğan ve sarımsak ekiyorlar. Onlar toplanınca, yine pirinç… 


Chililer ve biz :)


Pirinç 

Fıstık 

Kakao 

Kakao çekirdekleri

Papaya Ağacı 

- Hindistan cevizi ve muz yıl boyunca yetişiyor. 

- Susuz bölgelere karanfil ve hindistan cevizi ekiliyor. Bu bitkiler güçlü ve nazsız bitkilermiş. 


Sidemen

- Sidemen'de ve Ubud'da çok fazla plastik çöp gördük. Doğaya, insana, hayvana bu kadar saygısı olan insanların neden plastiğe karşı bu kadar duyarsız olduklarını merak ediyorduk. Meğer köylüler eskiden yemeklerini büyük yapraklarda saklıyorlarmış. Sonra da doğaya fırlatıp atıyorlarmış. Köye plastik gelince bunu da doğal atık sanmışlar. Bizim rehberimiz de plastiğin yıllarca yokolmadığını 4 ay önce bir turistten öğrenmiş. Köy ahalisini toplayıp eğitim vermiş. Haftada bir ekibiyle çöpleri topluyorlarmış. Köye geri dönüşüm için çöp kutuları da almış. Onu yıldırmak için uğraşanlar da olmuyor değilmiş. Onun için çok yoruluyormus. Biz de onu cesaretlendirdik. Dünyanın bir çok yerinde iyi işler yapmaya çalışanların yıldırılmaya çalışıldığını, yılmaması gerektiğini çünkü ilahi olanın her şeyi gördüğünü hatırlattık. O da karma yasasına inandığı için çok iyi anladı bizi. 


Sidemen


Sidemen

Öğleden sonra Sidemen'den Jimbaran'a doğru yola çıktık. Jimbaran'daki gün batımlarının şanına kandık. Biz normalde turistik olaylara girmekten sıklıkla geri dururuz ama burada büyük yanıldık... Turistçikler kameralarıyla ve selfie çubuklarıyla büyük bir heyecanla günü batırmayı beklerken, çiptop hazırlanan restaurantlar ise birer mum yakıp, turist avlama peşindelerdi. Gün de pek öyle matah batmadı. Morlar kırmızılar efsanesi bize yüzünü göstermedi yani... Kısaca Jimbaran'a gelmeseniz de olur bizce. "Yok ben illa gelicem" diyorsanız, oturup keyifle içkinizi yudumlayarak günü batırın, sonra turist tuzağı olmayan bir restaurantta efendi gibi yemeğinizi yeyin deriz, nacizane… (Ağabeyim Ata'nın büyük harflerle uyarısı: "Jimbaran'ı önermemezlik yapma, aman! Yanlış mevsim gittiniz belki ama günbatımı gerçekten inanılmazdır." Ben görmedim. Yazayım da, sorumluluk üstümden kalksın. :) )  


Jimbaran

9. Gün

Bu sabah o son muzlu krepi de yedikten sonra (sanırım bir daha muzlu krep yiyemeyeceğim) kaçarcasına Jimbaran'dan ayrıldık. Buranın insanını da pek sevmedik. Ubud'lu arkadaşımız Adil Jimbaranlıların kara büyü yaptıklarını söylemişti. Biz de o potansiyeli gördük burda. :)) 

Adalara geçmek üzere Sanur'a geldik. Turistik fiyatlara bu bölgelerde dikkat etmelisiniz. Birazcık araştırmaya vakit ayırırsanız, bulabiliyorsunuz yine de. Biz her yere sorduktan sonra sezonda Nusa Lembongan adasına gidiş-dönüş 600.000 rupiye bilet bulduk.


Sanur'daki işletmeler Bodrum işletmelerini andırıyor. Uçuştan önce son gecenizi burada geçirebilirsiniz.  


Sanur

Bali deyince bizim aklımıza hep güzellikler, tatlı cici insanlar, tertemiz yollar, hijyenik, rüya gibi bir ada geliyordu. Hayallerinizi yıkmak istemem ama resortta kalıp sürekli size kakalanan turları almadığınız sürece o rüya cennet burası değil. Bali, kendi araştırmalarınızla gezecekseniz muhteşem bir kültür, doğa ve anlama gezisi olabilir. Buranın halkı çok fakir ve turistik bölgelerde (Sanur, Kuta, Legian, Jimbaran, Seminyak) biraz yozlasmış bir kültürle ve Avustralyalı turistlerle karşılaşacaksınız. Sahiller konusunda da pek fazla hayale kapılmayın. 



Eğer, Ubud ve Sidemen, ardından da Batı Bali'nin cennetine (biz batıyı bir sonraki gelişimize sakladık) geçerseniz hayalinizdeki Bali'yi yaşayabilirsiniz. Ubud ve Sidemen'de tam da bizim kaldığımız yerlerde kalmanızı öneririm. Biz almadık ama Ubud'dan dilerseniz Kelebek Parkı, Tanah Lot, Goa Gajah ve Uluwatu Tapınakları'na tur ayarlayabilirsiniz. (Ata'dan bir not daha: Uluwatu'da onlarca metrelik kayaların üzerindeki bir kafeden akustik müzik eşliğinde dalgalarla döğüşen sörfçüleri izleyin.) Buraları görmeye değebilir. Ubud da bir de Bird Walk'ı yapmak isterdim. Bir dahaki sefere artık. (http://www.balibirdwalk.com/walks.html


Ubud

Biz Batı Bali'ye geçmek yerine Nusa Lembongan'ı keşfetmeye karar verdik. 


Nusa Lembongan

Bu adaya Türkler genellikle günübirlik geliyorlarmış. Biraz zorlu bir ada olduğu gerçek. Yolları çakur çukur. Bomba patlamış gibi… Ulaşım kısıtlı. Her şeylerini Bali'den tedarik ediyorlar. 

Ama "mangrov ormanlarını bir daha nerede göreceğim" diyorsanız, maceraya atılmaktan çekinmemenizi öneriyorum. Biz ilk gece Jungutbatu'da kaldık ve Mangrov ormanına yürüdük. 2. gece ise adanın öteki tarafına bavullarımızla bir buçuk saatlik bir yürüme çılgınlığına girdik. Ve diğer plajları ve görkemli doğayı keşfettik. 


Mangroves

Mangrove Ormanı

Mangrovlar tuzlu su ile tatlı suyun, yağmur ormanlarıyla okyanusun birleştiği yerlerde oluşuyorlarmış. Gel-git fırtınalarının ve kasırgaların etkisini azaltıyorlarmış.  Maalesef biyolojik çeşitlilik ve ekosistemimiz için son derece önemli olan bu ormanlar insanlar tarafından pirinç tarlaları kurmak, odun elde etmek ve yeni sanayi alanları oluşturmak için harap edilmelerinden dolayı ve kirlilik nedeniyle yokolmaya yüz tutmuş ve koruma altına alınmışlar. 


Mangrove Forest - Nusa Lembongan

Nusa Lembongan gelişmiş bir ada değil. Biraz çorak. Halkı da aksi, Ubud'luların sevecenliğini burada özleyebilirsiniz. Mangrov ormanından dönüşte sahilden yürüyün ve mercanlarla dolu kumsalları kaçırmayın… 


Nusa Lembongan

Mangrov ormanından dönerken büyülü bir yürüyüş… 

Mangrov ormanından dönerken büyülü bir yürüyüş… 

Nusa Lembongan'a gelirseniz, ilk gece Jungutbatu'da günü batırın. 


Jungutbatu Sunset - Nusa Lembongan

10. gün 

Sabah Jungutbatu'yu terk etmeden önce Bali Eco Deli'de bir meyve suyu içmek üzere durduk. Jungutbatu'da Bali Eco Deli'ye uğramadan geçmeyin. Kahvaltıda muzlu krep yemekten sıkılanlar için özellikle kahvaltılarını tavsiye ederim. Burada içtiğimiz taze meyve sularının verdiği enerjiyle, adanın diğer tarafına bavullarımızla yürüyerek geçtik. 


Köyün tapınağı

Bir buçuk saatlik bir yürüyüşle karışık tırmanışın ardından Tanrı'nın neredeyse unuttuğu bir yerde konuşlanmış cennet otelimize yerleştik. Yaşasın Bali Belva!! Bu adada, bu otel kızgın kumlardan serin sulara atlamak gibi oldu. 





Biraz havuz keyfi ve dinlencesinden sonra Mushroom Bay'i ziyaret ettik. Muhteşem koy teknelerle, transfer botlarıyla dolu… 


Mushroom Bay - Nusa Lembongan

Mushroom Bay - Nusa Lembongan

Ama hiç ummadığımız lezzetli bir öğle yemeği bu koyda bizi bekliyordu. "Nusa Bay Lembongan" restauranın özel vejeteryan menüsü bile vardı!! 😍 Tofu tempe köri ziyafeti müthiş oldu. Zira adanın vahşi enerjisi beni biraz ürkütmüşken, bu güzel yemek anne şefkati gibi geldi... :)) 



Öğle yemeğinden sonra Sunset Beach ve Devil's Tear'i ziyaret ettik. Bayağı nefes kesiciydi… 

Sunset Beach

Sunset Beach

Sunset Beach&Devil's Tear


11. Gün 

Son günümüzü Sanur'da geçirdik. Hem sahil yolu hem ana caddedeki restaurantlar son gün gevşemesi için ideal.


Sanur sahili

Sanur

Sanur sahilinde Tandjung Sari mutfağı geleneksel bir Bali yemeği yemek için muhteşem.  Hem okyanusa karşı rahat koltuklarda oturuyorsunuz, hem de sunum, servis ve yemeklerin lezzeti inanılmaz. 


Tandjung Sari Sanur

Bali'de son gecemizde de ay bize sürpriz bir romantik yaptı… 
Ve bu hem büyülü hem de bir hayli yorucu tatili gülümseyerek sonlandırdık…