Aromaterapi ile maceram birkaç ay önce başladı. Aslına bakarsanız, biricik arkadaşım Merve Türkiye'de gazetecilik yaparken röportaj yaptığı bir aromaterapistten yıllar önce bahsetmişti bana. Ama o ara işin fasafisosu gibi gelmiş, bir kulağımdan girip, diğer kulağımdan çıkmıştı açıkçası. Yoga da pek çoğuna işin fasafisosu gibi geliyor, o yüzden anlıyorum. Fakat kulağa su kaçması iyi bir şey. Algıda seçicilik yaratıyor. Merve'min hayatıma kattığı onlarca güzel şeyden birisidir aslında Aromaterapi. Ancak her şeyin bir zamanı var. Birkaç ay önce arkadaşım Petra bizi havaalanından karşılamaya geldiğinde kokusu beni kendimden geçirdi. "Ne sürdün sen?" diye sorunca, "bilmem birkaç yağ sürdüm" dedi ve uçucu yağ koleksiyonunu kucağıma fırlattı. Paçayı o ara kaptırdım sanırım... Orada birkaç birşey ısmarladım. Sonra kitaplar aldım, okumaya başladım.
Sonra İstanbul'a dönünce kimyasal ürünlerden, organik ve çok doğal gibi yapan paketli safsatalardan bana gına geldi; dedim "artık bulabildiğim kadar saf ürünle, yapabileceğim her şeyi elimden geldiğince kendim yapacağım." Yiyeceklerden, temizlik ürünlerine ve güzellik malzemelerine kadar... Şimdi şekersiz çikolatamızı, granolamızı, bitki sütlerimizi, losyon ve kremlerimizi, yüz ve makyaj temizleyicilerimi, deodorantlarımızı, temizlik malzemelerimizi; her şeyi evde yapıyorum. Hatta bugün işi bir sonraki aşamaya taşımaya karar vererek iyileştirici formüller hazırlamaya başladım.
Haftasonu bu girişimlerimi, okuma ve araştırmalarımı taçlandırmak üzere, yine bolca araştırdıktan sonra Kuzguncuk'ta bir aromaterapi kursuna katıldım. Çok da iyi araştırmışım; öğretmenimiz Aslı'yı da ürünlerini de çok sevdim. Siz de eğer safiyet arayışı içindeyseniz, hem ürünlerini hem de workshoplarını tüm kalbimle tavsiye ederim. (www.homemadearomaterapi.net) Sadece bu konuya hakim olması ve yaratıcı girişimciliği değil; aynı zamanda da samimi ve alçakgünüllü hali son derece etkiledi beni. Ne de olsa bugünlerde işini çok iyi ve sevgiyle yapıp; havalara girmeyen, keşfetmeyi ve öğrenmeyi sürdüren profesyonelleri bulmak zor.
Öğrendiklerimin hepsini bir blog yazısına sığdıramayacak olsam da; birkaç bilgiyi paylaşabilirim sizlerle :
- Aromaterapi, binlerce yıllık (nerden baksan 6000 yıl) iyileştirici bir bilim dalı. Özellikle de Ayurveda'da çok kullanılıyormuş. Evet, Hindistan'da ashrama gidince bol susam yağlı masajlar yaptırıyordum ama bunu hiç aromaterapiyle bağdaştırmamıştım doğrusu. Gül, misk ve amber kokuları da size Osmanlı'daki kullanımlarıyla ilgili fikir verebilir. :)) Ne derece yoğun kullanıldığından emin değilim halk arasında ama saray işini biliyormuş belli ki...
- Şimdi bir uçucu yağlar var bir de bu uçucu yağları seyreltmek için taşıyıcı yağlar var. Uçucu yağlar tonlarca bitkinin sıkıştırılmasından ortaya çıktığı için, haliyle bir hayli yoğunlar. Yine de bence siz bu işi bilirkişisinden, Aslı'dan öğrenin.
- Aromaterapi sadece spaya gidince ve masaj yaptırırken değil; evlerimizde de misler gibi kokup, kullanıp faydasını görebileceğimiz bir alan... Boğaz, nefes açıcı okaliptüs yağından, mışıl mışıl uyumak için lavantaya; hop enerjinizi yükseltmek için narenciyelerden sindiriminizi güçlendirmek ve başınız ağrıdığında şakaklarınızı ovmak için acı nane yağına; bağışıklığınızı yükseltmek için biberiyeden, cildinizi pırıl pırıl yapması için gül yağına kadar minik bir yanetkisiz ecza dolabı yaratabiliyorsunuz evinizde.
- Aromaterapi yağları ilk bakışta biraz pahalı görünebilir fakat hem doğal oldukları için hem de fiziksel zihinsel ve ruhsal sağlığımız üzerinde son derece etkili olduklarından tercih etmekten hiç çekinmedim. Uzun vadede cildinizi iyileştirecek, bağışıklığınızı arttıracak ve pek çok alanda maliyeti düşürecekler çünkü. Hem de bu yağları en güzel şekilde kullanmayı öğrendikten sonra kimyasallarla dolu olan tüm temizlik ve güzelllik malzemelerinizi fırlatıp atabilirsiniz. Yok efendim neymiş, içinde pırlanta varmış...
- Aromaterapi yağlarını tercih ederken en doğal ve saf olanını almalısınız. Taşıyıcı yağlarınızın soğuk sıkım olması gerekiyor.
- Her uçucu (öz) yağın bir faydası var. Mesela, benim ilk sorum, "başlangıç için hangilerini almalıyım?" olmuştu. Arkadaşım Petra, "buradayken al, sonra İstanbul'da hepsini bulamayabilirsin. Çok alışacaksın, bu esanslar yaşıyor, senin bir parçan olacaklar" demişti. Haklı çıktı. Sonra sonra bir baktım minik minik ortaya karışık bir çoğunu almışım. Ama ilk alacaklarınız, lavanta, çay ağacı, limon, acı nane (peppermint) ve okaliptüs olabilir. Ruhsal ve meditatif bir şeyler arıyorsanız, günlük (frankincense) yağını tavsiye ederim.
Bu uçucu yağların birçok faydası var. Hepsini yazmak sayfalar alır. Ancak başlıca faydalarını şöyle sıralayabiliriz:
Lavanta: Rahatlatıcıdır, uyku ilacınıza alternatiftir. Cilde iyi gelir. Babaannem uyumadan önce yastığına sürer.
Çay Ağacı (Tea Tree): Sivilceniz mi var, bir gıdım üstüne sürün, söner. :)) Sivrisinek mi ısırdı, üzerine sürünce kaşıntınız geçer. Antiseptiktir. Temizlik için harikadır. Enfeksiyonlara ve mantara iyi gelir.
Limon: Enerji verir. Aktioksidandır. Soğuk algınlığına ve astıma iyi gelir. Mideye ve sindirime iyi gelir. Konsantrasyonu ve bağışıklığı arttırır.
Acı Nane (Peppermint): Sindirime çok iyi gelir. Kas gevşeticidir. Antimikrobiyaldir. Baş ağrılarına birebirdir.
Okaliptüs: Astım, boğaz ağrıları, soğuk algınlığı için harikadır.