19 Ağustos 2014 Salı

Sağlıklı Yaş Almak




İnsan genç ve sağlıklıyken, genç ve sağlıklı olmanın aslında ne kadar önemli birşey olduğunun farkına varamayabiliyor. Belli bir yaşa gelince de günümüzde, bir yerlerin ağrıması, tansiyon, şeker, romatizma gibi hastalıkların ortaya çıkması ve güçten düşmek çok doğal karşılanıyor. “Eee, artık bizim yaşımızda olur o kadar…”

Elbette, geçen yıllarla birlikte enerjide belli bir düşüş olacak, cildimizin kalitesi, saçımızın rengi değişecek… Ancak, kendimizi, sağlığımızı koruyarak yaşamaya alıştırdığımız zaman, bu düşüşün minimuma ineceğini, yıllar geçtikçe yaşlandığımızı hissetmek yerine, yıllanıp tecrübe kazanmanın yanısıra daha da neşeli ve genç hissetmeye başlayacağımızı bilsek?... Acaba yılların alışkanlıklarını değiştirme zahmetine ve konforsuzluğuna katlanır mıydık?..

Spor yapmaya başlasak?.. Herkese uygun bir spor var illa... Yürüyüş, koşu, paten, bisiklet, dağcılık, yüzme, fitness, dans, aerobik, zumba?..  Kimbilir daha nicelerinden biri sizin sporunuzdur... Başlangıçta sevmeyebilirsiniz. Ama sonra, ilerki yıllarda sizi dinç tutacak, ağrılardan sızılardan, hatta belki hastane masraflarından kurtaracak en önemli şey değil mi sporunuz?

Sağlıklı (sebze, meyve, tahıl, bakliyat, yemiş dolu, lifli yiyeceklerle) beslensek?..  Ne yersek o oluyoruz. Ağır ve karbonhidrat dolu beslenince bacaklarımız, göbeğimiz un torbasına dönüyor... Dönmüyor mu? Sağlıklı beslenmek sadece kilo vermek için değil; sağlıklı yiyecekler aynı zamanda nasıl hissettiğimizi ve hatta davranışlarımızı bile belirliyor... Ben vejeteryan olduğumu söylediğimde, genellikle çok sıkıcı bir hayatım olduğunu düşünüyor insanlar. Size bir şey söyleyeyim mi?.. Belki de pek çok etoburdan çok daha eğlenceli bir diyetim var benim. “Mutlu Mutfak - Sağlıklı Yemek Pişirme” kurslarını sırf bu sebeple tasarladım: Hayatınızda hiç tatmadığınız lezzetlere, var olduğunu bile bilmediğiniz mucizevi bir kapı açılabilir


 Bu sene yoga ve meditasyonda on birinci senem. On bir senedir düzenli yoga, nefes egzersizleri ve meditasyon yapıyorum. Hiç çekinmeden söyleyeyim, insanın yaşamına sihir katıyor. Daha doğrusu, zihin berraklaştıkça ve bilinçaltı birikimlerinden arındıkça, zaten hep varolmuş olan sihirle temas ediyor insan tekrar. Büyürken, her şeyimizi aklın ve mantığın ellerine teslim ediyoruz... Kalbimiz genellikle bir kenara itilmiş çocuk gibi kapı eşiğinde ağlarken, tüm yaşamımızı sihirden ve neşeden uzakta, adeta bir makine gibi geçiriyoruz. Bizden, olmamızı beklenen kuklalara dönüşüp, onu bunu mutlu etmek için, kendimizden vazgeçebiliyoruz... Mutluluk ölçeğimizi para ve gösteriş haline getirip, bir ömrü şakacıktan tesellilerle tüketiyoruz.

Kimbilir, içimizde ne cevherlerle yitip gidiyoruz...
Çoğumuzun, karşı karşıya geldiğinde, koşarak arkasına saklanacak bir ağaç aradığı sorudur bu... Sahi ya, bana öğretilen mutluluk vaatlerine kanmasaydım kim olurdum ben?..
Daha da ürkütücü olan, her hafta sendromunda uyandığım ve o hiç sevmediğim pazartesilerden kurtulma cesaretini kendimde bir bulabilsem, kim olurdum acaba?.. 


Spor, yoga, nefes, meditasyon, sağlıklı beslenmek şart. Ama bizi esas sağlıklı tutan şeyin temelinde kalıpları kırmak yatmıyor mu acaba?..






Yaşam koçluğu, kurumsal programlarımız ve yeni iş kurma (kendi işini kurmak) danışmanlığı için: 
www.feelgood-international.com 

2 yorum:

  1. Hayatındaki sihri bulanların hiç kaybetmemesi dileğiyle...

    YanıtlaSil
  2. Amin Tutku'cum! :) Hatta arttırarak çoğaltması dileğiyle…

    YanıtlaSil