Kolaylıkla “hayır” diyemeyenlerden misiniz? “Hayır” demeyi
kimi zaman “ayıp” olduğu
için, kimi zaman da karşımızdakini üzmemek için beceremiyor,
kendimizi
istemediğimiz bir durumun içinde, gitmek istemediğimiz bir yere giderken,
yapmak
istemediğimiz bir işi yaparken ya da görmek
istemediğimiz bir kişiyle vakit geçirirken
buluveriyoruz. O isteksizce yaptığımız iş, sonra ya karnımızı ağrıtıyor
ya başımızı…
Ya sevdiğimiz birini istemeden kırarak ya da kendimize zarar
verecek bir şey
yaparak acısını çıkartıyoruz… Neden bazı zamanlar bazı kişilere kibarca
“hayır”
diyemiyoruz peki biz?
“Hayır” demek de bir sanat elbet.
Doğruca “hayır” demek, bir Avrupalı için belki doğal olabilir ama bizim
kültürümüzde bu biraz daha farklı. “Ayıp olmasın” kültürüyüz biz. “Ayıp
olmasın” diye, tok olduğu halde yemek yiyen bir kültürden bahsediyoruz. “Ayıp
olmasın” diye başkalarının hayatlarını yaşamayı seçen ve çoğu zaman kendini
çocuklarına adamış bir anne ve ailenin bir ferdi olmaktan kendine ne istediğini
sormayı unutan kadınları yetiştiren bir kültürden bahsediyoruz... Bu yüzden de
“hayır” bizde yanlış anlaşılmaya çok müsait bir cevap. “Hayır” deyip kendi
istediğini seçmek, bazılarımız için büyük bir bencillik belirtisi iken, kimimiz
için “artık seni sevmiyorum” anlamına bile gelebiliyor… Oysa tek kastı var, o
da: Sadece şu anda bunu yapmak istemiyorum...
Öncelikle, aşağıdakilerden hangisinin
veya hangilerinin sizin yapmak istemediğiniz
şeylere sıklıkla “evet” demenize sebep olduğunu fark
edin: (Eğer sizin için farklı bir
sebebi varsa listeye ekleyebilirsiniz tabii…)
- “Hayır” diyemiyorum çünkü karşımdakini kırmak
istemiyorum
- “Hayır” diyemiyorum çünkü başkalarının benim
hakkımda ne düşündükleri benim için çok önemli ve yanlış bir şey
düşünmelerini istemiyorum
- “Hayır” diyemiyorum çünkü bu beni başkalarının
gözünde kötü biri yapar
- “Hayır” diyemiyorum çünkü “hayır” dersem
karşımdakilerin benden beklentilerine cevap verememiş, onları hayal
kırıklığına uğratmış olurum
- “Hayır” diyemiyorum çünkü ben de tam olarak ne
istediğimi bilmiyorum
- “Hayır” diyecek kadar kendime güvenmiyorum
- “Hayır” dersem karşımdaki insanı kaybedebilirim
- “Hayır” diyemiyorum çünkü bedeli ağır olur,
beraberinde pek çok şeyi yeniden düzenlemem gerekir ve buna gücüm yok
- “Hayır” diyemiyorum çünkü karşımdakinin kalbi
kırılır
- “Hayır” diyemiyorum çünkü hayır dersem beni
sevmezler
- “Hayır” dersem çok ayıp olur
- “Hayır” dersem kendimi suçlu hissederim
Aslında “hayır” demek istediğimiz halde “evet” dediğimiz
her sefer, kendimizi bir kez daha inkar etmiş olmuyor muyuz? Örneğin,
karşımdakini kırmayayım diye kendimi paramparça ediyorum… Onları hayal
kırıklığına uğratmayayım diye, kendim hayal kırıklığına uğruyorum… Onun kalbini
kırmayayım derken kendi içim buruluyor… Ona ayıp olmasın diye kendime ayıp
ediyorum. Ona kötü olmayayım diye kendime kötülük ediyorum…
Bir insanı inkar eder, onun isteklerini görmezden
gelirseniz, aranızdaki ilişki nasıl ilerler? Kendimizle aramızdaki ilişki de
aynen öyle ilerliyor işte... Başkaları için, içimizde derin yaralar açıyoruz.
Çünkü öğrenmedik pek, kendimizi yaralamamayı…
Siz de “hayır” diyemeyerek, çoğu kez kendinizi feda
edercesine istemediğiniz şeyleri yaptınız ve yapmaya devam mı ediyorsunuz?
Sevilmek, daha çok sevilmek için mi?.. Yalnız kalmak istemediğiniz için mi?..
Başkalarını kendinizin çok üzerinde gördüğünüz için mi? Oysa kendinizi
hesapsızca feda ettikçe, aradığınız sevgiyi, saygıyı, çevreyi yaratabildiniz
mi? Peki kendi isteklerinizi uğruna feda ettiğiniz kişiler sizi
onurlandırdılar, taçlandırdılar mı?..
Gerçek fedakarlık önce kendi ihtiyaçlarını karşılamak,
kendine karşı samimi ve nazik olmak değil mi? Her “hayır” demek isteyip de
hayır diyemeşimizde bir kez daha reddetmiyor muyuz kendimizi?..
Elbette iki yaşındaki bir çocuğun hayırlarına benzemek
zorunda değil bizim “hayır”larımız… İstemediğin şeyleri yapmamak da bir sanat…
Bunu başkalarını kırmadan da yapabilirsiniz. Ortak yaşamda elbette insanlarla
arayı bulmak esas sanattır. Her istediğimizi yapıp, her istemediğimizi yapmamak
da çocuksu olacaktır. Fakat dengeyi bulup kendinizi seçmek, onu yok saymaktan
vazgeçmek sizi kötü veya yetersiz bir insan yapmaz. Çevrenizde ne istediğini
bilen ve kibarca istemediği şeyleri yapmayan insanları fark edin. Onlar nasıl
yapıyorlar?
Hayır diyebilmek için önce ne istediğinizi düşünmeye
başlamalısınız. “Ben ne istiyorum?”.. Bu soruyu kendinize sıkça sorun. Sizin ne
istediğiniz ve istediğinizi seçmeniz, sizi daha mutlu, daha kendinden emin,
kendini merkez alan ve özgüvenle dolu bir insan yapacak. Böylece yapmak
istediğiniz fedakarlıkları, -kaynağını başkalarını memnun etme çabasından değil
de; sizin mutluluğunuzdan aldıkları için- çok daha kolaylıkla ve çabasızca
yapabileceksiniz, sonradan patlamalar olmadan…
Yapmak istemediğiniz bir şeyi yapmadığınız ilk gün,
kalbinizden bir kuşun kafesinden kurtulup, özgürleşerek gökyüzüne doğru
havalandığını hissedeceksiniz. Zaman içinde sağlığınız iyileşecek. Kendinizle
aranızdaki iletişim kuvvetlenecek.
Eğer süregelen bir “hayır” dememe huyunuz varsa, elbette
ilk söylediğinizde bu karşınızdakileri biraz sarsacak, biraz da şaşırtacak. Ama
alışacaklar. Sizi gerçekten sevenler sizi bu yeni halinizle kabul edecekler,
sizinle çıkar ilişkisi kurmuş olanları ise daha yakından tanıyacaksınız…
Gerekirse de yaşamınızdan çıkıp, gidecekler…
Ama siz, sizinleyken asla yalnız kalmayacaksınız…