Kalıcı Olarak Kilo Verememenin Sırları
Siz de mi
devamlı kilo alıp veriyorsunuz? Yıllardır bir çıkış yolu bulamadınız ve sürekli
diyetten diyete koşmanıza rağmen hala istediğiniz bedene kavuşamadınız mı?
Artık denemekten yorulup, kemiklerinizin iri, yapınızın da bu olduğuna mı
inandırdınız kendinizi...
Çağımızın en
büyük konu başlıklarından biri “beslenme ve formda kalma”: Aktif ol, spor yap
ve sağlıklı beslen... Sağlıklı bir yaşamın formülü çok belli ve basit gibi
görünürken, kendimizi bunu bile bile, cezalandırırcasına yemekle teselli etmemizin
sebebi ne olabilir? Ne oluyor da kendimizi yemeye veriyoruz? Yemekle aramızda
nasıl bir konfor bağı oluşuyor? Formül bu kadar basitken, bizi dönem dönem
kalça, basen ve bacak irileşmesine sürükleyen güç nedir? Neden hayatımızın bir
döneminde bu konuda daha fazla irade gösterebilirken, bazı diğer dönemlerinde
dondurma ve çikolata içinde yüzmek istiyoruz delicesine? Bizi bu kendine
öfkelenme-iradeyle yeni bir diyete başlama-güç toplama ve kilo verme; sonra
umutsuzluk-mutsuzluk ve tekrar kilo alma döngüsünden ne kurtarabilir?
Bu sabah
sevgili arkadaşım Selin, Tanrılar Okulu’nun satırlarını paylaşmış: “İnsanın
kendini öldürmesi için silah ile yiyecek arasındaki tek fark, seçilen yöntemin
çabukluğudur.” Aslında bana sorarsanız, yiyecek, sigara ve diğer madde
bağımlılıkları sadece işin fiziksel tarafı. Bunun bir de düşünsel yanı var:
Kendini de yiyip bitirmek.
Yiyeceklerle
aramızdaki ilişkinin temellerini fark etmedikçe, kendimizle aramızda sağlıklı,
sevgi ve güvene dayalı bir ilişki kurmadıkça, esas besini hayatın kendisinden
almadıkça, gerçekten ihtiyacımız olan duyguların yerine yemeği yerleştirmeye
devam ettikçe, gerçek sorunlara eğilmeyi ve onlarla yüzleşmeyi erteledikçe;
duygu ve düşünce döngülerimiz bizi kilo alıp vermeye, kendimize kızıp
sinirlenip tekrar hırsla diyete girmeye ve oradan yenilmişlik ve güç yetmezliği
sebebiyle ekstra karbonhidrat batağına geri dönmeye götürür.
10 seneden
fazla bir süre yeme bozukluklarıyla savaşmış, sürekli kilo alıp vermiş ve en
sonunda duygularını iyileştirerek, kendisiyle arasında sıkı bir sevgi bağı
kurmaya azimle çalışmış ve en sonunda çıkış yolunu bulmuş biri olarak, bu acı
yolculuğu tatlı bir anıya çevirmenin yollarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu
yazımda nasıl kilo veremeyeceğimizden bahsedeceğim. Bir sonraki yazımda ise sağlıklı
bir düşünce biçimiyle, formda ve hayat dolu bir bedene nasıl kavuşabileceğimizi
yazacağım...
Nasıl kilo veremezsiniz? (Veya verseniz bile
bir süre sonra geri alma riskiniz yüksek olur)
Aslında kilo
vermek kolay... Zor olan, uzun vadede sağlıklı ve formda kalarak yaşamak...
ü Kilo vermeyi yaşamınızın merkezi ve odağı haline getirirseniz kilo veremezsiniz. Bunun yerine sağlıklı
beslenerek formda ve kaliteli bir yaşamı hayatınızın odağı haline getirin.
ü Belli bir süre için diyete girerek ve sonra diyetten çıkarak da kalıcı olarak forma girmek mümkün değil.
Sağlıklı yaşamayı bir yaşam biçimi ve kendinizi sevmekten kaynağını alan bir düşünce
haline getirmediğiniz sürece, iniş çıkışlarınız devam edecektir.
ü Kalori saymakla, yağı
kısmakla ve “light” ürünlerle de kilo veremezsiniz.
Bazı yiyecekler var ki, yağları size faydalı. (Avokado, ceviz, susam, tahin,
vb.) Diğer yandan, 2 tane muzda da 200 kalori var, bir orta boy poğaçada da.
Ancak aynı yağ oranına ve besin değerlerine sahip olmadıkları için, sadece kalori
sayarak diyet yapmak faydasız.
Ayrıca, yapay tatlandırıcılara, yağsız sütlere, yoğurtlara yönelme
adımları basbayağı dolandırıcılık. Şöyle, “düşük kalorili oldukları için biraz daha
fazla yiyip içebilirim” hali, formda ve
sağlıklı yaşayan insanların yapmadığı bir şey.
ü “Sağlıklı
yiyeceklerden sonsuz miktarda” diyetleriyle kilo veremezsiniz. Çünkü bugün diyetteyken sonsuz miktarda salatalık,
diyetten çıkınca yarın sonsuz miktarda çikolata demek... Aynı zihin durumu...
ü Geçici diyetlerle de olmuyor.
Araştırmalara göre, diyetlerin %90’ı işe yaramıyor. Çünkü 1 ayda aç kalarak
birden bire verilen kilolar, kısa sürede geri alınıyor.
ü Aşırı spor
yapmakla da olmuyor. Hareket
şart. Fakat kendinizi bilinçsizce spora
vurursanız, bu süreç sizi şişirip kaslı insan yapabilir. Bir de “bugün nasıl
olsa spor yaptım” diye ihtiyacımızdan fazla yemeğe izin veriyoruz çoğu zaman.
Bu da bedenimize yaptığımız bir başka eziyet.
ü Tatsız
tuzsuz yiyeceklerle de kalıcı kilolardan kurtulamazsanız. Diyet deyince
tüyler ürperten bir lezzetsizlik listesi geliyor insanın aklına. Oysa sağlıklı
bir şekilde yaşamak istiyorsanız, ruhunuz da doymalı, sadece mideniz değil.
Yediklerimizden tat alıyorsak, daha çabuk doyum hissine kavuşuruz. Oysa, diyete
girince insan sanki tat alırsa suçlu olurmuş gibi hissedebiliyor. Sağlıklı ve
lezzetli yeni yemek tarifleri, ızgara tavukla haşlanmış brokolinin yerini
alabilir.
ü Sabırsızlık ve şok diyetler de çözüm değil. Diyelim 1 hafta aç kalabildiniz. Peki
sonra?..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder