19 Mayıs 2015 Salı

Sağlıklı Beslenme ve Formda Yaşam Serisi (1)



Kalıcı Olarak Kilo Verememenin Sırları  

Siz de mi devamlı kilo alıp veriyorsunuz? Yıllardır bir çıkış yolu bulamadınız ve sürekli diyetten diyete koşmanıza rağmen hala istediğiniz bedene kavuşamadınız mı? Artık denemekten yorulup, kemiklerinizin iri, yapınızın da bu olduğuna mı inandırdınız kendinizi...

Çağımızın en büyük konu başlıklarından biri “beslenme ve formda kalma”: Aktif ol, spor yap ve sağlıklı beslen... Sağlıklı bir yaşamın formülü çok belli ve basit gibi görünürken, kendimizi bunu bile bile, cezalandırırcasına yemekle teselli etmemizin sebebi ne olabilir? Ne oluyor da kendimizi yemeye veriyoruz? Yemekle aramızda nasıl bir konfor bağı oluşuyor? Formül bu kadar basitken, bizi dönem dönem kalça, basen ve bacak irileşmesine sürükleyen güç nedir? Neden hayatımızın bir döneminde bu konuda daha fazla irade gösterebilirken, bazı diğer dönemlerinde dondurma ve çikolata içinde yüzmek istiyoruz delicesine? Bizi bu kendine öfkelenme-iradeyle yeni bir diyete başlama-güç toplama ve kilo verme; sonra umutsuzluk-mutsuzluk ve tekrar kilo alma döngüsünden ne kurtarabilir?

Bu sabah sevgili arkadaşım Selin, Tanrılar Okulu’nun satırlarını paylaşmış: “İnsanın kendini öldürmesi için silah ile yiyecek arasındaki tek fark, seçilen yöntemin çabukluğudur.” Aslında bana sorarsanız, yiyecek, sigara ve diğer madde bağımlılıkları sadece işin fiziksel tarafı. Bunun bir de düşünsel yanı var: Kendini de yiyip bitirmek.

Yiyeceklerle aramızdaki ilişkinin temellerini fark etmedikçe, kendimizle aramızda sağlıklı, sevgi ve güvene dayalı bir ilişki kurmadıkça, esas besini hayatın kendisinden almadıkça, gerçekten ihtiyacımız olan duyguların yerine yemeği yerleştirmeye devam ettikçe, gerçek sorunlara eğilmeyi ve onlarla yüzleşmeyi erteledikçe; duygu ve düşünce döngülerimiz bizi kilo alıp vermeye, kendimize kızıp sinirlenip tekrar hırsla diyete girmeye ve oradan yenilmişlik ve güç yetmezliği sebebiyle ekstra karbonhidrat batağına geri dönmeye götürür.

10 seneden fazla bir süre yeme bozukluklarıyla savaşmış, sürekli kilo alıp vermiş ve en sonunda duygularını iyileştirerek, kendisiyle arasında sıkı bir sevgi bağı kurmaya azimle çalışmış ve en sonunda çıkış yolunu bulmuş biri olarak, bu acı yolculuğu tatlı bir anıya çevirmenin yollarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu yazımda nasıl kilo veremeyeceğimizden bahsedeceğim. Bir sonraki yazımda ise sağlıklı bir düşünce biçimiyle, formda ve hayat dolu bir bedene nasıl kavuşabileceğimizi yazacağım...


Nasıl kilo veremezsiniz? (Veya verseniz bile bir süre sonra geri alma riskiniz yüksek olur)

Aslında kilo vermek kolay... Zor olan, uzun vadede sağlıklı ve formda kalarak yaşamak...

ü  Kilo vermeyi yaşamınızın merkezi ve odağı haline getirirseniz kilo veremezsiniz. Bunun yerine sağlıklı beslenerek formda ve kaliteli bir yaşamı hayatınızın odağı haline getirin.
ü  Belli bir süre için diyete girerek ve sonra diyetten çıkarak da kalıcı olarak forma girmek mümkün değil. Sağlıklı yaşamayı bir yaşam biçimi ve kendinizi sevmekten kaynağını alan bir düşünce haline getirmediğiniz sürece, iniş çıkışlarınız devam edecektir.
ü  Kalori saymakla, yağı kısmakla ve “light” ürünlerle de kilo veremezsiniz. Bazı yiyecekler var ki, yağları size faydalı. (Avokado, ceviz, susam, tahin, vb.) Diğer yandan, 2 tane muzda da 200 kalori var, bir orta boy poğaçada da. Ancak aynı yağ oranına ve besin değerlerine sahip olmadıkları için, sadece kalori sayarak diyet yapmak faydasız.
Ayrıca, yapay tatlandırıcılara, yağsız sütlere, yoğurtlara yönelme adımları basbayağı dolandırıcılık. Şöyle, “düşük kalorili oldukları için biraz daha fazla yiyip içebilirim” hali, formda ve  sağlıklı yaşayan insanların yapmadığı bir şey.
ü  “Sağlıklı yiyeceklerden sonsuz miktarda” diyetleriyle kilo veremezsiniz. Çünkü bugün diyetteyken sonsuz miktarda salatalık, diyetten çıkınca yarın sonsuz miktarda çikolata demek... Aynı zihin durumu...  
ü  Geçici diyetlerle de olmuyor. Araştırmalara göre, diyetlerin %90’ı işe yaramıyor. Çünkü 1 ayda aç kalarak birden bire verilen kilolar, kısa sürede geri alınıyor.
ü  Aşırı spor yapmakla da olmuyor. Hareket şart. Fakat kendinizi bilinçsizce spora vurursanız, bu süreç sizi şişirip kaslı insan yapabilir. Bir de “bugün nasıl olsa spor yaptım” diye ihtiyacımızdan fazla yemeğe izin veriyoruz çoğu zaman. Bu da bedenimize yaptığımız bir başka eziyet.  
ü   Tatsız tuzsuz yiyeceklerle de kalıcı kilolardan kurtulamazsanız. Diyet deyince tüyler ürperten bir lezzetsizlik listesi geliyor insanın aklına. Oysa sağlıklı bir şekilde yaşamak istiyorsanız, ruhunuz da doymalı, sadece mideniz değil. Yediklerimizden tat alıyorsak, daha çabuk doyum hissine kavuşuruz. Oysa, diyete girince insan sanki tat alırsa suçlu olurmuş gibi hissedebiliyor. Sağlıklı ve lezzetli yeni yemek tarifleri, ızgara tavukla haşlanmış brokolinin yerini alabilir.
ü  Sabırsızlık ve şok diyetler de çözüm değil. Diyelim 1 hafta aç kalabildiniz. Peki sonra?..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder