“Aslında o efsanevi “sonsuz
mutluluk”, birleşme yolunda yürürken,
varlığın kutsal bilgisini derin derin içine çektikçe, aşkın acziyeti önünde
egonun kara duvarları yıkıldıkça, yavaş yavaş üstüne siniyor insanın… Kendi
gerçeğinin peşini asla bırakmadıkça… Sahte kimliklerinden soyunup, gerçek
kimliğine yanaştıkça ve orada varlık buldukça…”
Seminerlerimde,
“hayattan ne bekliyorsunuz?” sorusunun cevabı çoğunlukla, “mutluluk”, “sağlık”,
“huzur” oluyor. Sonra başarı ve para takip ediyor. Sahi, bizim için “bir beklenti”den
ibaretse mutluluk, ne yapabiliriz onu arttırmak ve beslemek için?
“Mind
Body Green” sitesinde, Shannon Kaiser’in
kaleme aldığı “Mutlu insanların 7 Alışkanlığı” çok severek okuduğum bir
yazıydı. Bu yazıyı kısaca özetlemek gerekirse, mutlu insanlar, kendilerini ve
kendi ihtiyaçlarını ön plana alıyorlar, (ki bu bazen egoistçe bir davranış gibi
algılanabilse de, uzun vadede, başkalarına el uzatma ve yardım etme güçleri
katbekat artmış oluyor); yaşamın geçiciliğini kucaklayarak bırakılması gerekenleri
zamanı gelince bırakabiliyorlar; hayallerine inanıyor ve cesurca tutkularının
peşinden koşuyorlar; hayata cömertçe yaklaşıyor ve parayı dünyalarının merkezi
haline getirmiyorlar (çünkü verdikleri kadar kendilerine geri döneceğinin
bilincindeler); kimseye kendilerini beğendirmeye çalışmıyorlar; reddedilmeyi
kişisel algılamıyor, onları daha iyi şeylerin beklediğine inanıyorlar ve
insanları yargılamadan, herkesi eşit görüyorlar.
Mutluluk, aslında günlük bir alıştırma, kendimize
öğretebileceğimiz bir zihin durumu bana
göre. Tıpkı kilo vermek gibi… Nasıl kilo vermek isteyince egzersiz yapmamız,
yediklerimize dikkat etmemiz gerekiyorsa; uzun soluklu mutluluğu
yakalamak için de benzer şekilde, mutlu olmayı kendine öğretmek ve her gün
pratik etmek esas olan...
Mutluluk,
başımıza gelen bir şey değil de; öğrenilebilecek ve pratikle arttırılabilecek bir
şeyse, mutlu insanların çoğu zaman tesadüfen mutlu olmadığını, bunun için emek
sarf ettiklerini rahatlıkla görebiliriz. Tıpkı formda ve sağlıklı olan
insanların çoğunun bunun için zaman ve emek harcadıkları gibi…
Sizlerle
bu hafta hem deneyimlerimden yola çıkarak, hem de gözlemlediğim kadarıyla
mutluluk üzerine fark ettiğim bazı noktaları paylaşacağım.
- Şikayetlerin yerine
çözümleri koymaya odaklanmak.
Tüm
şikayetçi olduğunuz konuların bir listesini yapın. Karşılarına da ne kadar
süredir bu konudan şikayetçi olduğunuzu yazın. Sonra kendinize sorun, “bu kafa
haliyle, yarı hasta mı yaşamak istiyorum, yoksa problemlerime bir çözüm mü
bulmak istiyorum?” Çözüm bulmak istediğiniz ve dikkatinizi çözüme yönelttiğiniz
anda, bir şeylerin değişmeye, dönüşmeye başladığını fark edeceksiniz.
·
Hayata inanmak ve güvenmek.
İşler ters gittiğinde, aslında hayat
bize yamuk yapmıyor. Ya görmemiz gereken bir şeyi yıllarca görmedik ve mesajı
daha yüksek bir sesle veriyor, ya da ödememiz gereken bir bedel vardı, onu
ödüyoruz... Gevşeyin. Hayat sizi çok seviyor. Hayatla dost olun. Onun tek
istediği sizin gerçek mutluluğu yakalamanız... Bunun için de işaretler
veriyor... Yaşamı dost alın yanınıza ve “neyi görmem gerekiyor?” diye sorun.
Hayatla bu iletişiminiz cevaplara götürecek sizi...
·
“Ben ne istiyorum?” “Neye ihtiyacım
var?” sorularını sıklıkla kendine sormak ve aldığı cevapların gereğini yapmak.
Bu sorular, insanı kendine döndüren kilit sorular. Çoğu
zaman gerçekten neye ihtiyacımız olduğunu dinlemeden, haldır haldır
koşturuyoruz. Bu koşturmanın sonu, elbette başta yorgunluktan, devamında
sürmenaja kadar gidebiliyor. Oysa bu sorular, bir durup, ihtiyaçlarınızı
karşıladığınız takdirde, uzun vadede çok daha faydalı olmanızı sağlıyor...
- Düzenli olarak meditasyon
yapmak.
Uluslararası Yaşama Sanatı Vakfı’nın
kurucusu ve dünyaca ünlü bilge Sri Sri Ravi Shankar "meditasyon, mutlu
olma kararlılığıdır” diyor. Meditasyon, kendinizi dinleyip, daha kolay
duymanıza, kendinizle ilgili pek çok şeyi fark etmenize ve kolayca
değiştirebilmenize yardımcı olur. Meditasyonla, zihninizi dinlenmeye alırsınız.
Bu da sonuç olarak zihnin konsantrasyonunu ve odaklılığını arttırır. Düşüncelerden
arınmış, dinlenmiş, rahat ve kolayca odaklanabilen bir zihin, mutlu bir
zihindir.
·
Yeniliklere ve eleştirilere açık
olmak. Düzenli olarak kendini dönüştürmek.
Dikkat ederseniz, “bu benim yapım”
diyerek stabil kalmayan, kendini yenileyen ve sürekli olarak geliştiren
insanlar ruhen yaşlanmıyor.
Kalbinizi, her sabah içinizden yeni
bir siz yaratmak için açın. Çocuksu bir merakla, kendinizi yenileyin. En sık
aldığınız eleştirileri dikkate alarak başlayabilirsiniz mesela...
·
Gönlünü şen tutmak.
Etrim Köyü’nde Ummuhan Teyze’yle,
halı dokuyan Ayten hakkında konuşuyordum. “Ne kadar dinamik, ne de güleryüzlü”
dedim Ayten için. Ummuhan Teyze, “67 yaşında o”, dedi, “torunlarını
evlendirecek haftaya. Ama gönlü şendir onun. Genç durur.” dedi...
- Sağlığa özen göstermek.
Zihin, beden ve ruh sağlığını korumak,
sağlıklı beslenmek, düzenli egzersiz, yoga, nefes ve meditasyonu yaşamınıza
katmak, yaşam enerjinizi ve yaşamınızın kalitesini arttırır. Yüksek enerji, yaşamınızın
yönünü mutluluk istikametine çevirir.
- Korku, endişe,
kıskançlık, hırs, umutsuzluk gibi olumsuz duyguların
yaşamınızın
kontrolünü ele almasına izin vermemek, cesaret ve kararlılıkla yürümek
Hepimiz gün içinde pek çok olumsuz
duygu yaşıyor, hissediyoruz. Fakat önemli olan bu duyguların bizi ve hayatımızı
ele geçirmesini ve kendini zavallı gibi görmeyi önlemek.
"Morrie
ile Salı Günleri" Mitch Albom'un; hastalığıyla başa çıkarken,
mutluluğundan, motivasyonundan ve verimliliğinden ödün vermemeye kararlı
Morrie'nin (gerçek) hikayesini anlattığı kitabı. Okumanızı ya da filmini izlemenizi
öneririm.
Mutluluk,
insan sağlığını çok önemli ölçüde etkileyen, son derece kilit bir konu... Gerçek
anlamda zihin, beden ve ruhumuzu sağ ve sağlıklı tutmak istiyorsak, mutlu bir
yaşam sürmeye odaklanmalıyız. Hem, pozitif insanlarla çevrili olmaktan zevk
almıyor muyuz çoğumuz? Kim sürekli şikayet eden, stresli ve olumsuz kişilerin
yanında uzun süre vakit geçirmek ister ki? Mutlu bir yaşam hepimizin en doğal
hakkı elbette... Türkiye’nin ise mutluluk anketlerinde ön sıralarda olduğu pek söylenemez...
Hatta tam tersi, bir hayli gerideyiz... Mutluluk da kendimize öğretebileceğimiz
bir zihin hali olduğuna göre, haftaya da mutlulukla ilgili tüyoları yazmaya
devam edeceğim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder