13 Haziran 2015 Cumartesi

Tepenin Arkasındaki Mutluluk (2)

“Aslında o efsanevi “sonsuz mutluluk”, birleşme yolunda yürürken, varlığın kutsal bilgisini derin derin içine çektikçe, aşkın acziyeti önünde egonun kara duvarları yıkıldıkça, yavaş yavaş üstüne siniyor insanın… Kendi gerçeğinin peşini asla bırakmadıkça… Sahte kimliklerinden soyunup, gerçek kimliğine yanaştıkça ve orada varlık buldukça…”



Seminerlerimde, “hayattan ne bekliyorsunuz?” sorusunun cevabı çoğunlukla, “mutluluk”, “sağlık”, “huzur” oluyor. Sonra başarı ve para takip ediyor. Sahi, bizim için “bir beklenti”den ibaretse mutluluk, ne yapabiliriz onu arttırmak ve beslemek için?

“Mind Body Green” sitesinde, Shannon Kaiser’in kaleme aldığı “Mutlu insanların 7 Alışkanlığı” çok severek okuduğum bir yazıydı. Bu yazıyı kısaca özetlemek gerekirse, mutlu insanlar, kendilerini ve kendi ihtiyaçlarını ön plana alıyorlar, (ki bu bazen egoistçe bir davranış gibi algılanabilse de, uzun vadede, başkalarına el uzatma ve yardım etme güçleri katbekat artmış oluyor); yaşamın geçiciliğini kucaklayarak bırakılması gerekenleri zamanı gelince bırakabiliyorlar; hayallerine inanıyor ve cesurca tutkularının peşinden koşuyorlar; hayata cömertçe yaklaşıyor ve parayı dünyalarının merkezi haline getirmiyorlar (çünkü verdikleri kadar kendilerine geri döneceğinin bilincindeler); kimseye kendilerini beğendirmeye çalışmıyorlar; reddedilmeyi kişisel algılamıyor, onları daha iyi şeylerin beklediğine inanıyorlar ve insanları yargılamadan, herkesi eşit görüyorlar.

Mutluluk, aslında günlük bir alıştırma, kendimize öğretebileceğimiz bir zihin durumu  bana göre. Tıpkı kilo vermek gibi… Nasıl kilo vermek isteyince egzersiz yapmamız, yediklerimize dikkat etmemiz gerekiyorsa;  uzun soluklu mutluluğu yakalamak için de benzer şekilde, mutlu olmayı kendine öğretmek ve her gün pratik etmek esas olan...

Mutluluk, başımıza gelen bir şey değil de; öğrenilebilecek ve pratikle arttırılabilecek bir şeyse, mutlu insanların çoğu zaman tesadüfen mutlu olmadığını, bunun için emek sarf ettiklerini rahatlıkla görebiliriz. Tıpkı formda ve sağlıklı olan insanların çoğunun bunun için zaman ve emek harcadıkları gibi…

Sizlerle bu hafta hem deneyimlerimden yola çıkarak, hem de gözlemlediğim kadarıyla mutluluk üzerine fark ettiğim bazı noktaları paylaşacağım.

  • Şikayetlerin yerine çözümleri koymaya odaklanmak.

Tüm şikayetçi olduğunuz konuların bir listesini yapın. Karşılarına da ne kadar süredir bu konudan şikayetçi olduğunuzu yazın. Sonra kendinize sorun, “bu kafa haliyle, yarı hasta mı yaşamak istiyorum, yoksa problemlerime bir çözüm mü bulmak istiyorum?” Çözüm bulmak istediğiniz ve dikkatinizi çözüme yönelttiğiniz anda, bir şeylerin değişmeye, dönüşmeye başladığını fark edeceksiniz.


·       Hayata inanmak ve güvenmek.

İşler ters gittiğinde, aslında hayat bize yamuk yapmıyor. Ya görmemiz gereken bir şeyi yıllarca görmedik ve mesajı daha yüksek bir sesle veriyor, ya da ödememiz gereken bir bedel vardı, onu ödüyoruz... Gevşeyin. Hayat sizi çok seviyor. Hayatla dost olun. Onun tek istediği sizin gerçek mutluluğu yakalamanız... Bunun için de işaretler veriyor... Yaşamı dost alın yanınıza ve “neyi görmem gerekiyor?” diye sorun. Hayatla bu iletişiminiz cevaplara götürecek sizi...  

·       “Ben ne istiyorum?” “Neye ihtiyacım var?” sorularını sıklıkla kendine sormak ve aldığı cevapların gereğini yapmak.

Bu sorular, insanı kendine döndüren kilit sorular. Çoğu zaman gerçekten neye ihtiyacımız olduğunu dinlemeden, haldır haldır koşturuyoruz. Bu koşturmanın sonu, elbette başta yorgunluktan, devamında sürmenaja kadar gidebiliyor. Oysa bu sorular, bir durup, ihtiyaçlarınızı karşıladığınız takdirde, uzun vadede çok daha faydalı olmanızı sağlıyor...

  • Düzenli olarak meditasyon yapmak.

Uluslararası Yaşama Sanatı Vakfı’nın kurucusu ve dünyaca ünlü bilge Sri Sri Ravi Shankar "meditasyon, mutlu olma kararlılığıdır” diyor. Meditasyon, kendinizi dinleyip, daha kolay duymanıza, kendinizle ilgili pek çok şeyi fark etmenize ve kolayca değiştirebilmenize yardımcı olur. Meditasyonla, zihninizi dinlenmeye alırsınız. Bu da sonuç olarak zihnin konsantrasyonunu ve odaklılığını arttırır. Düşüncelerden arınmış, dinlenmiş, rahat ve kolayca odaklanabilen bir zihin, mutlu bir zihindir.

·       Yeniliklere ve eleştirilere açık olmak. Düzenli olarak kendini dönüştürmek.

Dikkat ederseniz, “bu benim yapım” diyerek stabil kalmayan, kendini yenileyen ve sürekli olarak geliştiren insanlar ruhen yaşlanmıyor.

Kalbinizi, her sabah içinizden yeni bir siz yaratmak için açın. Çocuksu bir merakla, kendinizi yenileyin. En sık aldığınız eleştirileri dikkate alarak başlayabilirsiniz mesela...

·       Gönlünü şen tutmak.

Etrim Köyü’nde Ummuhan Teyze’yle, halı dokuyan Ayten hakkında konuşuyordum. “Ne kadar dinamik, ne de güleryüzlü” dedim Ayten için. Ummuhan Teyze, “67 yaşında o”, dedi, “torunlarını evlendirecek haftaya. Ama gönlü şendir onun. Genç durur.” dedi...

  • Sağlığa özen göstermek.  

Zihin, beden ve ruh sağlığını korumak, sağlıklı beslenmek, düzenli egzersiz, yoga, nefes ve meditasyonu yaşamınıza katmak, yaşam enerjinizi ve yaşamınızın kalitesini arttırır. Yüksek enerji, yaşamınızın yönünü mutluluk istikametine çevirir.  

  • Korku, endişe, kıskançlık, hırs, umutsuzluk gibi olumsuz duyguların
yaşamınızın kontrolünü ele almasına izin vermemek, cesaret ve kararlılıkla yürümek

Hepimiz gün içinde pek çok olumsuz duygu yaşıyor, hissediyoruz. Fakat önemli olan bu duyguların bizi ve hayatımızı ele geçirmesini ve kendini zavallı gibi görmeyi önlemek.

"Morrie ile Salı Günleri" Mitch Albom'un; hastalığıyla başa çıkarken,  mutluluğundan, motivasyonundan ve verimliliğinden ödün vermemeye kararlı Morrie'nin (gerçek) hikayesini anlattığı kitabı. Okumanızı ya da filmini izlemenizi öneririm.  

Mutluluk, insan sağlığını çok önemli ölçüde etkileyen, son derece kilit bir konu... Gerçek anlamda zihin, beden ve ruhumuzu sağ ve sağlıklı tutmak istiyorsak, mutlu bir yaşam sürmeye odaklanmalıyız. Hem, pozitif insanlarla çevrili olmaktan zevk almıyor muyuz çoğumuz? Kim sürekli şikayet eden, stresli ve olumsuz kişilerin yanında uzun süre vakit geçirmek ister ki? Mutlu bir yaşam hepimizin en doğal hakkı elbette... Türkiye’nin ise mutluluk anketlerinde ön sıralarda olduğu pek söylenemez... Hatta tam tersi, bir hayli gerideyiz... Mutluluk da kendimize öğretebileceğimiz bir zihin hali olduğuna göre, haftaya da mutlulukla ilgili tüyoları yazmaya devam edeceğim...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder