Kişiliğim diye takıldığımız nedir ki? Birkaç değişik durum karşısında birkaç davranış değiştir, senden kopar gider... Bu kimliklere nasıl takılıyoruz, çok ironik değil mi? "Ben!"i ne kadar sert vuruyoruz masaya.. Oysa değişen bütün "ben"lerle, arkadaşlıklarımız, görüşüp hoşbeş ettiklerimiz de değişmiyor mu? Sinsice ve yavaştan hayat seni avuçlarına alıyor, bazen o kadar yavaş ki, hissetmiyorsun bile "kişiliğim" diye 25 yaşında sarıldığın kimliğinin, 55 yaşında bambaşka bir insana dönüştüğünü..
Zorda kaldın, kaç. Omurgayı eğ... Eyvallah et, gitsin.. Cebe at. Çal. Dostlarını sırtından vur. Adalete bıçak savur. Yakalık et. Hayatın sana sunduğu insaniyeti dışarı çıkarmaktansa, kork! Korku, tavukların en bilindik özelliği. Hayatın sillesinden kurtulmayı seçme yolları farklı farklı... İşte gerçek kişiliği orada pörtler insanın.
Herşey değişse de, aynı kalan bir şey var hepimizin içinde. Ortak olan, kişiliğimizde günden güne daha da tıklayarak uyandırmamız gereken bir şey. Ona sarılmalı. Ona tutunmalı hayatı boyunca: Erdemlerine... Ve onları beslemeli günden güne. Bizi insan yapan ve bugün pek çok liderin maalesef unuttuğu erdemlere sarılmalı... Kişiliğimizin bizi "insan" yapan, ayrılmaz değerlerine... Hak, adalet, samimiyet, dayanışma, anlayış, doğruluk, cesaret, merhamet, mertlik, bağışlama...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder