22 Ocak 2013 Salı

YENİSİNİ GİYİNMEK



Hayat, tesadüfen başımıza gelen bi'şey olmamalı. O zaman koyundan farkımız olmazdı...
Alıştırıldığımız ve uyuşturulduğumuz gerçeklik bu olabilir. Fakat devir, öğrendiklerini unutma, yeni şeyler yazma devri. Hayatın iplerini ele almak gerek. Hayata bize "oluyormuş" gibi bakmak kolay. Çünkü sorumluluk almayı gerektirmez. Çıkış yolu, kısa yoldan, şikayet etmek ve “vah zavallı ben"dir. Bir de aynı zihin durumunda bir avuç zehirli arkadaş...

Ağlanmayı bırakıp, hayatımızın iplerini elimize almalı, ne bedel ödemek gerekiyorsa ödemeli, kendimize dönerek, her ne yolunda gitmiyorsa, onu değiştirmeliyiz.

Para mı kazanamıyorsunuz? Muhtemelen, sebebine doğduğunuz işi yapmıyorsunuz. Hepimizin bir yeteneği ve bir yaşam amacı var. Sistem ne yazık ki, bizi buna yönlendirmese de bu gerçek. İçinde yaşadığımız “şartlar” ve sistemin dediği, "aman o işi yapma, para kazanamazsın", "puanın tutmuyorsa mimar olamazsın"... Korku üzerine kurulmuş bu yapının içinde, hepimiz kıçın kıçın ilerlemeye, kendimizi bir yere sığıştırmaya, yerimizi bulmaya çalışıyoruz...Çooook büyük bir çoğunluğumuz da derinlerde bir yerde hergün, gerçekten yapmak istediği işlerin hayallerini kuruyor, bunun gerçekleşmesi için tek bir adım atmadan...

Sorununuz yüzyıllık kocanız / karınız mı? Sorun varsa çoktanseçmeli cevaplarda bir yanlışlık olmasın? Arızalar, genelde aynı teyp dönüp durduğu zaman, tolere ede ede patlak verir. Mesela, kocasının, yapmak istediklerini kısıtladığı bir kadını ele alalım. Bir zaman buna dayanmış ve artık bıkmışsa, bunu değiştirmek biraz zor olacağı, evdeki herkesin başta tepkisini alacağı için, değiştirmemesi ve mutsuzca idare etmesi çok daha kolaydır. Fakat bu "tolerans", sonunda nereye çıkar, bilin bakalım? : "Yeter beeeeeeeaaaa!!" höykürmelerine!..

Hayat seçimlerle dolu. Biz, bedel ödemediklerimizle ve alışkanlıkları devam ettirerek daha "güvende" hissettiğimiz için, çıkmazda sayıyoruz kendimizi. Oysa sonuç toslamaktan başka birşey olmayacak. Ya fiziksel, ya da psikolojik sağlığınız, duvara toslayacak. Oysa çıkmazda değiliz, cesaret ve güç toplamamız, algımızı ve cevaplarımızı değiştirmemiz gerek sadece. O kemikleşmiş kendimizi bırakıp, yenisini giyinmemiz...

Buraya, tıkınıp, uyuyup, ölmeye gelmedik. Kendimizi yaşamamız, onu gerçekleştirmemiz için fırsatlar her an doğuyor. Fakat biz, çoğu zaman yarı uyur-gezer ve bitkin olduğumuzdan, yakalayamıyoruz bu fırsatları! Hayatın sihrini yüzde elli depresyonun koynuna vermişiz, içip kafayı bulmadan rahatlayamıyoruz.

Yalnız yapamıyorsanız, kararını verdiğiniz değişiklikleri yapmak ve hayatınızı dengeye koymak konusunda bir yaşam koçuyla birlikte yürüyün... Nefes, yoga ve meditasyon öğrenin. Hayatın ipleri, bir nefes kadar yakınınızda. Şartlanmışlığın puslarını silin ki, o şahane manzara gözüksün! :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder