11 Ocak 2015 Pazar

Korkumla Ben


Korkulaar,
Korkulaaaaar
Yine gözümde canladılaaar...
Gelecek korkusu, ölüm korkusu, aşk korkusu, parasızlık korkusu, yeterince iyi olmama, yargılanma, elalem korkusu…  

Ay hepimizin bazı bir takım korkuları var. "Ben hiçbir şeyden korkmam" diyenler, daha o şeyle karşılaşmadılar büyük ihtimal. "Büyük lokma ye, büyük söz söyleme" diye boşuna dememiş büyüklerimiz. Bence büyük lokma da yeme de; e çirkin görünüyor çünkü… Neyse...
Önemli olan hiçbir şeyden korkmamak değil zaten. Bir miktar korku, soğuk havada battaniye gibi bizi korur. "Bana birşey olmaz, ben korkmuyorum" diye hız limitini aşarak tam gaz gidersen, toslarsın Allah (evren) muhafaza… Korkunun bize lazım olan miktarını koy cebe bi' kere.
Biz, önümüze perde, ayağımıza bağ olan, bizi şu olduğumuz yerden bir yükseğe sıçratmayan ve o muhteşem potansiyelimizi yaşamamıza engel olan korkularımızdan bahsedelim… İşte o korkularımızla bir kaç adımda nasıl başa çıkabiliriz? Ben okuduğumu, bildiğimi, öğrendiğimi, yaşadığımı, gördüğümü paylaşayım da üstümde kalmasın hele...  

1- Yalnız değilsiniz. Herkesin korkuları var!! Yehuuu! Bir ara bi korku partisi mi düzenlesek?! Marie Forleo parti yapıyor bir programında korkularıyla çok komik :)) 


2- Korkularınızı tanıyın. Tam olarak nelerden korkuyorsunuz? Çoğu zaman hadi gitsinler diyoruz ama tam da kabul edip tanımayabiliyoruz onları. ("Bazı bi' takım korkularım" var. Hangi korkuların var?) 


3- "Ben korkularım değilim." Korkunuzla kendinizi kimliklendirmekten vazgeçin. Yani, "bu zihnimdeki sesler (gelecekte ne olacak? ya başaramazsam? yalnız kalırsam vb.) ve bu vücudumda "korku" olarak oluşan his, "ben" değilim. Hatta, onu kendinizden ayırmak için, korkunuza bir isim bile takabilirsiniz. Burda şimdi korkunuza "tulumba" diyelim. Korkuyu her deneyimlediğinizde "a tulumba sen mi geldin?" diyebilir ve onu gözlemleyebilir, onunla dalga geçebilirsiniz. "Sarı saç sana hiç yakışmamış, pantolonun patlamış" gibi… Elalem korkunuz varsa mesela, elaleme de güzel meze olur. "Delirdi bu iyice" derler. Ama tabii, bunu gizli gizli odanızda kendi kendinizeyken yaparsanız, o zaman elalemin haberi olmaz. :P


4- İletişim. Korkular bizde hoş hisler yaratmıyorlar pek tabii, ama "kötü bu gitsin", demek yerine onu koltuğunuzun altına alıp, şunu sorun "Tulumba, benim neyi bilmemi istiyosun? Bana ne anlatmaya çalışıyorsun?" ("Derdin ne olm senin?!" değil ama) 


Size bünyenizin vermeye çalıştığı mesajı aldığınız zaman, frekansı azalacaktır.  (Hastalık korkusu, bir süredir ihmal ettiğiniz sağlığınıza iyi bakmanızı istiyor olabilir sizden. Ölüm korkusu, hayatı doya doya yaşamadığınızın bir sinyalini veriyor olabilir veya yalnızlık korkusu kendinizde dost olmanızı ve onu çok sevmenizi öğütlüyor olabilir.) Bu, bu demektir değil. Sadece her korkunun size özel bir uyarı mesajı var. Burası kesin. 


İçimden bi ses, vakit darlığından birazdan okumayı bırakacağınızı söylüyor. Sizi sıkmamak için burda kesiyorum. Devamını yarın yayınlayacağım. :)) 


(Bu yazıyı yazarken, Sri Sri Ravi Shankar, Chris Ramey, Brendon Burchard, Marie Forleo ve Josh Pais'in bilgi ve bilgeliklerinden ve Ahmet Selçuk İlkan'ın şarkı sözlerinden ilham aldım.) 





Yaşam koçluğu, kurumsal programlarımız ve yeni iş kurma (kendi işini kurmak) danışmanlığı için: 
www.feelgood-international.com 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder