17 Şubat 2015 Salı

Ne Olacak Bu Memleketin Hali?

Biz acı içine doğmuş, acının içinde kavrularak büyüyen bir toplumuz.
Çoluk çocuk endişesini geçtik, kendi sorunlarımız, yaşamın debdebesinin yanında, bir de “ne olacak bu memleketin hali?” her gün soframızda oldu. Bizim acı dolu, kanayan bir yaramız oldu hep: Memleketin hali...

Ben ve yaşıtlarım gözlerimizi terör haberleriyle açtık. Terörün, diğer ülkelerde aslında insan hayatının bir parçası olmadığını öğrendiğimizde, ilkokuldaydık. Doğu meselesine hiç değinilmedi, biz de hiç merak edip sormadık. Ne de olsa soru sormayı ilkokulda korkuyla bıraktık...

İnsanlar öldü, biz bu ölümlere doya doya üzülemeden adalet peşinde koşturduk. 
Ben, ilk defa bir erkeğin, yaptığım hatalar karşısında cinselliğim üstünden beni azarlama haysiyetsizliğine kapılmayışıyla Amerika’da üniversitedeyken karşılaştım. İlk defa erkeklerin kadınlardan daha çok ev işlerine sahip çıktıklarını gördüğümde ise 9 yaşında, Finlandiya’daydım.

Kadınsak eğer, biz bu memlekette hep biraz eğreti durduk. Yazmak, söylemek, konuşmak istediklerimizi hep “ya yanlış anlaşılırsa” süzgecinden geçirdik. Elalemin diline düşmekten korktuk. Öyle ya da böyle en az bir, bilemedin bin kez cinsellik üzerinden aşağılandık. Cinselliğimizi sakladık, ondan utandık. Amerika’ya, Avrupa’ya her kaçtığımızda nefes aldığımızı hissettik, rahatça, istediğimiz gibi giyindik.

Biz, acı içinde büyüyen bir toplumuz.
Şimdi de Özgecan için yüreğimiz cayır cayır yandı. #kızlıerkekli yandı hem de. Keşke olmasaydı! Ama oldu…

Şimdi içimizdeki bu toplumsal yarayla başa çıkabilmeyi öğrenmek zorundayız. Kini, nefreti bir kenara bırakıp değişmemiz gerektiğini görmeliyiz. İçerden. Her birimiz. Cinselliğimizi, çocuklarımızı yetiştirme biçimimizi sorgulamalıyız. Evde değişmeliyiz. Erkek göbeğini kaşırken, kadın hem çalışıp, hem yemek, hem ev işi yapıp, hem çocuk bakmamalı. Okumuş etmiş kesimiz. Her ne kadar kabul etmesek, şikayet etmesek bile, hala bu böyle. Evet, değiştirmek zor ama içinde kalmak daha zor...
Sadece kızlar çay demlememeli. Yuvayı dişi kuş yapmamalı.
Bu öğrenilmiş zırvaları bu olaydan sonra hangi anne-baba çocuklarına gazlayabilir? Kendimizde de değiştirelim...

Bundan sonra hiçbir şey eskisi olmasın. Yasalar, otorite figür ve mekanizmaları bir yana, biz kendimize, kendi evimize bakalım. Evde ve sokakta yavaştan da olsa biz değişmeye, değiştirmeye başlayalım...

Gürül gürül konuşan, kendine güvenen, kendilerini seven, korkmayan kadınlarla dolu bir ülke yapacak bizi bu acımız… Küllerimizden, yeniden doğacağız. Benim hiç şüphem yok.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder