3 Kasım 2012 Cumartesi

Modanın Ötesindeki Yoga


MODANIN ÖTESİNDEKİ YOGA 

Yoga, haftada bir iki kere derse gidip, vücudunu esnetip iki nefes almak mı ki acaba? Hiç yoktan iyidir ama ben ona naçizane “sosyete yogası” diyorum. Batı, yine her zamanki “fast food” anlayışıyla kısa yoldan esneme hareketlerini ve bir iki nefesi sofraya getirip, işin esasını çöpe atmaya yatkın.

Yoga, 5000 sene öncesine dayanan kadim bilgelik yolu. Kelime anlamı olarak “yuj” kökünden geliyor. Birleşmek demek. Beden, zihin ve ruhun birarada uyum içinde, dengede olması. Eskiden yoganın esneme hareketleri bölümü (asanalar), uzun süre meditasyonda rahatça oturabilmek için yapılırmış. Yogada nihai hedef meditatif bir zihin durumu. Fiziksel hareketler sadece araç. Fazla abartıldığı zaman da fiziksel boyutta kalakalıyor insan, hırs haline bile gelebiliyor adeta, “baaak sen bunu yapabiliyor musuun?” şeklinde. :)

Yoga yolu, insanı varoluşunun tüm potansiyelini yaşamaya yönlendiren bir yaşam biçimi, yaşama bakış açısı. İlla tepetaklak hareketleri yapabilmek gerekmiyor yogi olmak için. Öyle olsa, akrobasinin diğer adı yoga olurdu. Yaşama karşı taktığı gözlükler insanı gerçek bir yogi yapıyor. Yogi olmak, insani değerlerini hatırlayarak, bize verilen bu hayatın değerini kavrayarak, hayat sevinci ve zihin dinginliği ile yaşamak demek. Yogaya başlamanın yaşı yok, kilosu, esneklik önkoşulu da yok.

Batı’da moda olan haliyle yoga, “hatha yoga”, yoga esneme hareketlerini (asana) ön planda tutuyor. Yoganın daha pek çok kolları var. Mesela Gyana Yoga (yoganın bilgi, sohbet bölümü), Karma Yoga (yoganın hizmet öğretisi), Bhakti Yoga (adanmışlık yolu)...

Hatha yoga, fiziksel dengede kalmak için son derece önemli ve gerekli. Fakat herkese, yapabildiği kadarı gerekli. Yoga, yaşam biçiminizi, olumsuz davranışlarınızı değiştiriyor mu, çocukluğunuzda yaşadığınız sevinç dolu duygulara kavuşuyor musunuz, daha huzurlu, daha iyi, yaşama bağlı bir insan oluyor musunuz siz ona bakın...

Biz ne kadar yazsak çizsek da gerçek anlamda deneyimleyince tadını damağında bırakıyor yoga...Bizimkilerin maceralarını dinlemek isterseniz : http://srisriyogilerindiliyle.blogspot.com/ 

Yogayı bütünselliğiyle öğrenmek isteyenler buraya!!

YOGİK ÖNERİLER :

  • Haftada bir gün taze sebze-meyve sularıyla detoks yapın.
  • Günde 2 kere meditasyon yapın.
  • Bir yoga eğitmeninden güneşe selam serisini öğrenin. Hergün uygulayın.
  • Hergün nefes egzersizleri yapın.
  • Patanjali’nin Yoga Sutralarını okuyun.
  • Sık sık doğaya çıkın.
  • Akşam yatmadan önce gününüzü gözden geçirin, kendinizle hesaplaşın.
  • Gün içinde nefesinize eşlik edin.
  • Olumsuz duygularınızı gözlemleyin.
  • 1 hafta vejeteryan takılın.
  • Sigarayı bırakın.
  • Hepsinden de öte, Art of Living Workshoplarına katılın!!! 

TEMCİT PİLAVI  
MODANIN ÖTESİNDEKİ YOGA VOL.2

“If you always do what you always did, you will always get what you always got.” Jackie “Moms” Mabley

“Her zaman yaptığını yapmaya devam ettiğin sürece her zaman aldığın sonuçları alırsın.” Jackie “Moms” Mabley

Formul basit. Memnun değilsen, değiştir.

Üniversite yıllarımda, Buddha’nın “yaşamak eziyetlidir” sözünü duyunca çok sinirlenmiştim. “Hadi be ordan sen de Buddha kardeş, n’aptın ya, var mı yaşamaktan daha güzeli?!” diye geçirmiştim içimden.

Ana, sonra bir başladım kendi kafamda olup biteni izlemeye, yandım Allah! İstediğim bir şey oluyorsa seviniyorum, olmuyorsa üzülüyorum. Biri bana güzel birşeyler söyler, pohpohlarsa, o gün iyi not alırsam seviniyorum, yok kilo alırsam, biri beni iteklerse, canımı sıkarsa gece uykularım kaçıyor. Yok hastalanıyorum, yok endişeleniyorum, yok adet öncesi sancılanıyorum, yok hormonlarım tavan yapıyor, arızaya bağlıyorum. Hep aynı, bir girdapta yaşayıp gidiyorum. Hiç içinden çıkmadan, hiç başkalarını önyargılarken dönüp de kendi popoma bakmadan...

Gözlemledikçe kendimden sıkılmaya başlıyorum… Tam “bir çıkış yolu olmalı!!” diye dövünürken, tabii ki yolum Buddha’ya, Krishna’ya, Mevlana’ya ve yogaya düşüyor… Düşüş o düşüş, ordan sonrası çıkış artık... Uzun ince bir yolda, derdi kendine dönmüş, külahını önüne almış, aciz bir çıkış…

Hergün aynı güne uyanıp, aynı şeylere sinirlenip, hayıflanmıyor muyuz? Aynı tas aynı terane. Bir çıkıp baktın mı, bütün gerçekliğiyle cascavlak karşında hayat. Eee, peki ya neden tekmeyi savuramıyoruz eski alışkanlıklara o zaman? Kilo vermek isteyip kontrolsüzce yemeye devam etmeler, işinden şikayetçi olup binbir söylenmeyle güne başlamalar, her gün “bugün sigaraya son!” deyip deyip tekrar başa sarmalar?

Zihnimiz egomuzla bir olup ipleri ele almış, bizi döndürüp duruyor parmağında. İstediği yere çekiştiriyor işte. Şeytan dedikleri bu olsa gerek. Çıkmak isteyip içimizden çıkaramadığımız alışkanlıklar. Bu zihinsel döngüler hayatımızı dört bir tarafa savururken, biz izleyip “ah vah vah”lanıyoruz. Kendi gücünü unutmuş, şeytanına kul olmuş bir Tanrı gibi. Yogada zihnin bu temcit pilavı hareketine “samsara” deniyor. 
Yoga, uyuyan o Tanrıyı uyandırma yolu işte...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder